Buyu Dukkani'nda Iki Cinar
Bir zamanlar Buyu Dukkani'nin bir musterisi olmustu.
''Bu dunyada sahip olmak istedigi her seye sahip oldugunu,
disaridan bakinca hicbir eksiginin olmadigini,
ancak ic dunyasinin
cok buyuk bir bosluk duygusuyla dolu oldugunu anlatmis
ve benden hayatin anlamini istemisti.
Bir baska sefer de iki gozunu birden kaybetmis
ve yuruyemedigi icin tekerlekli sandalyeye
mahkum olmus bir musterim olmustu.
Buraya kardesi getirmisti onu.
Benden ne istedi biliyor musunuz?''
Genc adam merak etmisti.
''Ne istedi?''
''Sarki soyleme yetenegi...''
''Nasil yani?''
''Evet sarki soyleme yetenegi istedi benden.
Sesinin guzel olmadigini,
oysa sarkilari cok sevdigini
ve saki soyleyebilirse
hayatinin daha zevkli hale gelebilecegini anlatmisti.''
''Cok ilginc...
Gozleri gormeyen ve yuruyemeyen birisi sizden
sarki soyleme yetenegi mi istedi yani?''
Yasli adam basini salladi.
''Evet,
aynen oyle...
Iste butun bu deneyimler bana,
disaridan gorunenin hicbir sey olmadigini
ve gozlerimi daha fazla egitmem gerektigini ogretti.''
''Gozlerinizi egitmek mi?
Nasil?''
''Evet gozlerimi egitmeye karar verdim.
Goz,
sahibine gore hareket eder
ve ozel olarak egitilmezse gercegin kendisini degil,
kendi arsivindekileri gorur.
Yani gecmis deneyimlerinizin
size ogrettigi kadarini gormeye devam edersiniz.
Oysa baktiginiz her yerde
yepyeni bir gercek vardir.
Tipki goremeyen ve yuruyemeyen musterimin,
kendine ozgu gercegi gibi...
Oysa ben ona ilk baktigimda en buyuk eksiginin gozleri
ve yurume yetenegi oldugunu dusunmustum.
Meger ne kadar yanilmisim.
Iste onun icin,
zamanla gozlerimi kendimden uzaklastirmayi
ve yalnizca baktigim yere daha iyi bakmaya,
bildiklerimi unutarak bakmayi ogrenmeye basladim.
Tipki bebekler gibi...
Bebekler ilk kez gordukleri seylere cok dikkatli
ve uzun uzun bakarlar.
Cunku zihinlerinde onunla ilgili hicbir bilgi yoktur.
ve ogrenmek icin bakmalari gerekmektedir.''
''Ama ogrendikten sonra ona eskisi kadar uzun
bakmazlar degil mi?''
''Dikkatlerini tutumlu kullanmak zorundadirlar.
Sirada ogrenilmesi gereken cok sey vardir
ve tercih her zaman yeni olandan yanadir.
Onun icin de insan,
baktiklarinin bir kismini gormeyi
ve bilginin geri kalanini arsivden tamamlamayi ogrenir.''
''O halde insan hep yaniliyor.''
''Hep degil...
Bu durumu tersine de cevirebiliriz.''
''Nasil yani?''
''Ornegin agaclarin koklerini gormeyiz
ama govde ve dallarina iyi bakarsak,
koklerinin nasil bir hareket icinde oldugunu anlayabiliriz.''
Yasli adam,
karsisindaki pencereden,
bir ardic agacini isaret ederek,
''O agaci yillardir izlerim.
Guneybatindan esen kuvvetli lodostan cok etkilendigi icin
govdesi bir yana egik duruyor.
Yeni dallar,
agacin uzandigi tarafin aksi yonde olusuyor.
Bu,
agacin kendisini ayakta tutmaya calistiginin bir isareti.
O halde koklerinin davranisini tahmin etmek de
cok zor degil.
Kokler,
agaci topraga cekmek
ve govdeyi dengede tutmak icin egimin tam tersi yonde
cok iyi gelismek zorundadir.
Agacin egildigi taraftaki kokler daha zayif kalmis olmalidir.
Bu durumu,
agaca ne kadar uzun bakarsaniz bakin goremezsiniz
ama gorunen kisma iyi bakar
ve doganin dengeye verdigi onemi bilirsiniz,
anlayabilirsiniz.''
''O halde gordugunle yetinme
ama gordugune o kadar iyi bak ki
sana goremediklerini de gostersin.''
-Yesim Turkoz-
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder