Baligin dunyaya gelis amaci,
duyularinin otesine gecerek,
varliklarin ve
olaylarin ardindaki gercekligi algilamak;
algiladigi gercekligi hayalleriyle yogurup sanata donusturmektir.
Dis dunyadan kopmadan
ve fakat dis dunyayi tum gerceklik bilmeden.
O,
parmaklarinin ucunda yukselerek bale yaparken
ya da fircasiyla tuvalin uzerine renkleri dokundururken,
gerceklik adina cevresinde ne varsa bir sis perdesi ardina atar.
Kendisini izleyen seyircilerden ve
gorunen dunyadan bagimsizlasarak icindeki hayal dunyasinda sekillendirir.
O,
asil anlamiyla bu dunyanin degil,
olum sonrasi gercekligin,
maddeye bulasmamis saf bilincin insanidir,
oyle olmak zorundadir.
Bunu saglamak icin siklikla yalniz kalmali,
gozlerini yummali,
kendisini dis dunyadan soyutlamali ve
kendi ozunu dinlemelidir.
Bunun ismi 'Meditasyon' da olabilir,
'Tasavvuf yolunun' rabitasi da.
Ancak Balik,
saf gercekligi ve
kendi gercekligini bulduktan sonra,
hayal alemi olarak da gorse,
her yalniz kalisin ardindan yasanilan dunyaya donmelidir;
sevgiyle,
sefkatle,
hosgoruyle,
insanlari anlayarak...
''Zira o, insanlarin icindeyken bile,
sonsuzluk aleminden dunyayi seyredebilme yetenegine sahiptir.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder