Ecco Homo

İnsanlarla alisverisimde bana zorluk cikarmayan
son bir huyuma kisaca deginebilir miyim?

Ariklik icgudusunun hepten korkunc bir duyarligi vergidir bana,
oyle ki her ruhun dolaylarini,
dolaylari ne kelime,
ta icini,
cigerini gorur gibi sezerim, koklarim..
Bu duyarlik benim icin psikolojik bir duyargadir;
bununla her gize dokunur,
yakalarim onu.
Kimi yaradilisin derinlerinde yatan,
belki de kotu kanin gerektirdigi,
ama ustu egitimle sivanmis
bir suru pisligi hemen ilk dokunusta fark ediveririm.

Dogru gozlemissem,
arikligima zararli bu gibi yaradilislar da,
kendi paylarina,
benim igrenip sakinisimi sezerler;
boylelikle daha guzel kokulu olmazlar ya..
Bir kez boyle alismisim,
-kendime karsi asiri bir aciklik temel kosuludur varolusumun,
arik olmayan cevrede yasayamam-,
sanki suda,
dupduru,
piril piril bir sivida yuzerim,
yikanirim,
oynarim araliksiz.

Bu yuzden insanlarla alisverisim
hic de kolay bir sabir sinavi degildir;
benim insan sevgim,
baskasinin duygusunu paylasmakta degil,
paylastigim duyguya katlanabilmektir.
Benim insan sevgim surekli bir kendimi yenistir.
Ama ben yalnizlik olmadan edemem;
yalnizlik,
yani iyilesme,
kendine donus,
ozgur,
hafif,
esinen bir havayi solumak..

Zerdust’um bastanbasa yalnizliga
ya da beni anladiysaniz,
arikliga bir 'dithyrambos'tur. *dionysos' ve sarabi oven korolu siir.*
Arik delilige degil neyse ki.
Gozu renk gorebilen,
''elmas''tan der onun icin.
İnsandan,
ayaktakimindan igrenme benim en buyuk tehlikem oldu hep.
Zerdust’un bu igrenmeden 'kurtulusa' anlatan sozlerini duymak ister misiniz?

''Bana ne oldu boyle?
İgrenmeden nasil kurtuldum?
Kim gozumu genclestiren?
Nasil uctum,
ayaktakiminin artik cesmeler basinda oturmadigi yukseklere?
İgrenmem kendisi mi kanatlar yaratti,
pinarlar sezen gucler yaratti bana?
Gercekten o tadinc pinarini
yeniden bulmak icin en yukseklere ucmam gerekti!
-Buldum onu,
kardeslerim!
Burada,
en yukseklerde kayniyor o tadinc pinarı benim icin!
Ve ayaktakiminin birlikte icmedigi bir yasam var burada!
Nerdeyse pek zorlu akiyorsun bana,
tadinc pinari!
Cogu zaman tasimi doldurmak isterken,
yine bosaltiyorsun.
Sana alcakgonullu yaklasmayi ogrenmeliyim daha:
Pek zorlu akiyor sana doğru yuregim,
-yuregim,
uzerinde bir yaz yanan,
kisa,
kizgin,
karasevdali,
mutluluk tasan bir yaz.
Nasil da susamis ''yaz yuregim'' senin serinligine!
Gecti artik baharimin agirdan uzuntusu!
Gecti artik haziranda lapa lapa karlari hayinligimin!
Yaz oldum hepten,
yaz oglesi oldum,
-En yukseklerde bir yaz,
o soguk pinarlarla,
o mutlu sessizlikle:
Gelin dostlar,
sessizlik daha da mutlu olsun!
Bizim yuksekligimiz,
bizim yurdumuz cunku bu:
Pek yuksek,
pek sarp yerde oturuyoruz arik olmayanlar icin,
susuzluklari icin.
Dostlarim bir bakin tadincimin pinarina arik gozlerinizle!
Hic bulanir mi bu yuzden?
Arikligiyla karsilik versin gulusunuze.
Gelecek agacina kuruyoruz yuvamizi;
gagalariyla azik getirmeli kartallar biz yalnizlara!
Gercekten,
arik olmayanlari agirlamak icin degil burasi!
Bizim mutlulugumuz bu buz magarasi gibi delirdi onlarin bedenlerine,
tinlerine!
Biz onlarin uzerinde sert yeller gibi yasamak istiyoruz,
kartallara komsu,
karlara komsu,
gunese komsu:
Boyle yasar sert yeller.
Ve birgun yeller gibi aralarinda esmek,
solugumla soluklarini kesmek istiyorum:
Gelecegim boyle istiyor.''

Gercekten,
sert bir yeldir Zerdust alcaltilar icin;
su ogudu verir dusmanlarina,
tukuren,
balgam atan kim varsa hepsine:

''Yele karsi tukurmekten sakinin!..''

-Osho-

Hiç yorum yok: