Haberci
''Sen kendinin habercisisin
ve diktigin kuleler kendi dev ozunun disinda yapilardir.
Ve,
o oz de ayri bir yapi olacak.
Ve ben de kendimin habercisiyim,
cunku gun dogarken onumde uzayan golge,
ogle saatlerinde ayaklarimin altina cekilecek.
Baska bir gun dogumunda
baska bir golge uzanacak onumde
ve o da baska bir oglende toplanacak.
Biz her zaman kendi habercilerimizdik
ve bundan sonra da
her zaman kendi habercilerimiz olacagiz.
Ve topladiklarimizin
ve toplayacaklarimizin hepsi
henuz surulmemis tarlalara ekilecekler.
Biz hem tarlalar,
hem ciftciyiz,
hem toplanan,
hem toplayaniz.
Sen siste dolanan bir arzu oldugun zamanlar
ben de dolanan bir arzu olarak oradaydim.
Sonra birbirimize aktik
ve isteklerimizden dusler dogdu.
Ve o dusler sinirsiz zamandi
ve olcusuz bosluktu.
Ve sen:
Yasam’in titreyen dudaklarinda
sessiz bir soz oldugun zamanlar
ben de baska bir sessiz soz olarak oradaydim.
Sonra:
Yasam bizi soyledi
ve biz dunun anilari
ve yarinin arzulariyla zonklayan caglara indik,
cunku dun;
fethedilen olumdu
ve yarin;
ardina dusulen doğumdu.
Ve,
simdi biz Tanri’nin ellerindeyiz.
Sen:
O’nun sag elinde bir gunes
ve ben;
sol elinde bir dunyayim.
Yine de sen benden daha fazla parlamiyorsun.
Ve biz,
gunes ve dunya,
daha buyuk bir gunesin
ve daha buyuk bir dunyanin baslangiciyiz.
Ve biz her zaman baslangic olacagiz.
Sen;
kendinin habercisisin,
bahcemin kapisindan giren yabancisin sen.
Ve,
ben de;
her ne kadar agaclarimin golgesinde otursam
ve hareketsiz gozuksem de,
kendimin habercisiyim.''
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder