Seytan Ve Genc Kadin

Yabancinin dis gorunusu,


sık sık kafasinda canlandirdigina hic uymuyordu.

Ustu-basi eski pusku, saclari gereginden uzundu,

bir karis da sakali vardi.

Ama yaninda birini getirmisti:

Seytan'i...



Firtinalar,

kasirgalar ve ciglar iki yuz yillik agaclari

nasil birkac saat icinde yerlerinden sokup devirirlerse

bir Seytan da goz acip kapayana kadar her seyi mahvedebilir.



Seytanlar gelirler ve giderlerdi,

ama onlarin gelmesi mutlaka bir seyleri bozmazdi,

Dunya uzerinde dolasip dururlardi,

kimi zaman neler oluyor diye bir goz atmaya gelirlerdi,

kimi zaman da su ya da bu kisiyi sinamak icin.



Seytan'i gormustu,

bundan kusku duymuyordu.

Etiyle kemigiyle gormustu,

gezgin kiligindaydi.



-Kimsiniz siz?



-Butun sorularinizi yanitlayacagima soz veriyorum,

ama once benimle gelmelisiniz,

size bir sey gostermek istiyorum.



Yabanci adam 'Y' bicimindeki kayanin yanina gitti,

az once kazmis oldugu topragi isaret etti

ve Chantal'dan orada gomulu olan seyi cikarmasini istedi.

-Bu altina benziyor. dedi kadin.

-Altin zaten.

Bana ait.

Simdi lutfen yeniden topraga gomun onu.

Chantal denileni yapti.

Adam genc kadini pesine takip oteki gizli yere goturdu.

Chantal bir kez daha kazdi topragi.

Bu kez gozlerinin onune serilen kulcelerden saskina donmustu.

-Bunlar da altin.

-Bunlarin da sahibi benim, dedi yabanci.

Chantal topraga bulanmis altinlari yeniden gomecekti ki

adam onlari oldugu gibi birakmasini soyledi.



-Siz kimsiniz?

Burada isiniz ne?

Bu dagda neyin sakli oldugunu herkese soyleyecegimi

bile bile bana bunu neden gosterdiniz?



-Once sunu soyleyeyim:

Vaatlere inanmaktasiniz.

Dunya vaat doludur;

zenginlik,

gunahlardan kurtulus,

bitmeyen ask.

Her seyi vaat edebileceklerine inanan insanlar vardir:

Kimileri de -sizin gibi- kendilerine guzel gunler vaat eden

her seye gozu kapali inanirlar.

Bir sey vaat edip sozlerini tutmayanlar

sonunda kendilerini gucsuz ve ofkeli hissederler.

Ayni sey,

vaatlere gozu kapali inananlar icin de gecerlidir.



-Vaatlere inanmayacak kadar buyudum, dedi Chantal,



-Oysa her zaman inandiniz vaatlere,

simdi de inaniyorsunuz.



-İste bunda yaniliyorsunuz.

Cennette yasadigimi biliyorum ben,

İncil'i okuyup bitirdim;

elindekiyle yetinmeyen Havva Anamizin isledigi hatayi islemem.



-Cennette mi yasiyoruz,

cehennemde mi?

Cennette.

Ama kusursuz bir yerde cok uzun sure kalanlar

sonunda sikilmaya baslarlar.

-Kim miyim?

Soyle diyebiliriz,

bir suredir belli bir gercegin pesinde olan bir adamim.

Kuramsal olarak buldum o gercegi,

ama henuz uygulamaya koyamadim.



-Ne tur bir gercek bu?



-İnsanin dogasiyla ilgili.

Eger kiskirtilirsak sonunda

bu kiskirtmaya karsi koyamayacagimizi kesfettim.

Kosullara bagli olarak,

dunyadaki herkes kotuluk yapmaya hazirdir.



-Bence...



-Soz konusu olan sizin ya da benim

ne dusundugumuz degil,

neye inanmak istedigimiz de degil;

soz konusu olan kuramimin gecerli olup olmadigi.

-Benim kim oldugumu mu bilmek istiyorsunuz?

Ben cok zengin,

cok unlu bir sanayiciyim.

Emrimde binlerce kisi calisiyordu,

yerine gore sert, yerine gore yumusak davranirdim.

Oyle seyler yasadim ki

baskalari bunlari hayal bile edemez.

Zevki de bilgiyi de bilinen sinirlarin otesinde aradim:

Tek duzeligin

ve ailenin cehenneminde astirilmis olduguna inandigi sirada

cenneti tanimis olan bir adamim ben;

sinirsiz ozgurlugun

sundugu cennetin tadina vardigimda da cehennemi tanidim.

İste boyle biriyim ben,

hayatim boyunca kotu de oldum,

iyide;

insan ruhunun ozu konusundaki soruma

en iyi yaniti verecek olan belki de benim;

iste bu yuzden buradayim.

Sizin simdi ne ogrenmek istediginizi biliyorum.

'Bescos'a gelmemin nedeni,

bir planimin olmasi,

kendi oyunumu kurdum:

Halkinin sevinc,

huzur ve uyum icinde yasadigi,

gozlerden uzak bir yere gidecek

ve orada yasayanlardan birkacinin

en onemli emirlere karsi gelmelerini

saglayip saglayamayacagimi gorecektim.

Bu koyde herkes durust,

en basta da siz, diye devam etti Yabanci.



-Size gosterdigim altin kulcesi,

butun dunyayi dolasmaniza,

izbe dag koylerindeki genc kizlarin hayalini kurdugu

seyleri yapmaniza yetecek ozgurlugu saglayabilirdi.

Ama altin kulcesi burada kalacak.

Onun bana ait oldugunu biliyorsunuz.

İsterseniz calabilirsinizde altini.

Boyle yaparsaniz

en onemli emirlerden birine karsi gelmis olursunuz:

''Calmayacaksin.''



-Oteki kulcelere gelince, diye devam etti Yabancı,

butun koy halkinin yasamlarinin sonuna kadar

calismalarina gerek birakmayacak miktardadir.

Kulceleri yeniden topraga gommenizi istemedim,

cunku onlari alip

benden baska kimsenin bilmedigi bir yere goturecegim.

Koye donunce bu altinlari

ve size yaptigim oneriyi koy halkina anlatmanizi istiyorum;

akillarindan bile gecirmedikleri bir seyi yaparlarsa

altinlari 'Bescoslu'lara verecegimi yani.



-Ornegin?



-Ornek vermeme gerek yok,

tam anlamiyla somut bir sey istiyorum, o da su:



'Bescos'lularin,

Kutsal Kitap'taki

''Oldurmeyeceksin'' emrine karsi gelmelerini istiyorum.



-Neden?

Genc kadinin agzindan bir ciglik gibi cikmisti bu soru.



-Evet, dogru duydunuz.

Onlarin bir ''Suc'' islemelerini istiyorum.

Yabanci, genc kadinin sozcugun tam anlamiyla

donup kaldigini fark etti;

belki de lafin sonunu dinlemeden cekip gidecekti.

Planinin tamamini hizla ackilamaliydi.



-Bir hafta sure taniyorum.

Yedi gunun sonunda koyden biri olu bulunursa

-kimseye hayri dokunmayan yasli biri olabilir bu,

caresiz bir hastaliga yakalanmis biri ya da

insanlarin basina dert olan bir zihin ozurlu;

kim olacagi onemsiz-

bu altinlar 'Bescos' halkinin olacak,

bende butun insanlarin icinde

kotuluk bulundugu sonucuna varacagim.

Eger bu altin kulcesini siz calarsaniz,

ama koyluler boyle bir seye kalkismazlarsa

ya da tersi olursa,

o zaman iyi insanlar da

kotu insanlar da bulundugu hukmune varacagim;

bu durumda ciddi bir sorunla karsi karsiya kalirim,

cunku o zaman dogaustu bir catisma var demektir,

bu catismada her iki taraf da galip gelebilir.



-Allah'a,

doga ustune,

meleklerle seytanlar arasindaki catismalara inanir misiniz?

Genc kadin konusmayinca

Yabanci soruyu yanlis zamanda sordugunun farkina vardi.

Sozlerini bitirmesine firsat vermeden

genc kadin sirtini donup gidebilirdi.

İronik soz oyunlarina bir son verip

konuya dogrudan girmeliydi.



-Yedi gunun sonunda ben cantamda

on bir altin kulcesiyle buradan ayrilirsam,

inanmak istedigim her seyin yalan oldugu kanitlanmis olacak;

keske hakli ciksam,

yani dunya Kotu'nun hukmu altinda olsa;

o zaman hayat benim icin daha kolaylasirdi.

Cektigim istirap hic azalmasa da, diye dusundu Yabanci.



-Bunu neden yapiyorsunuz?

Neden benim koyumu sectiniz?



-Burada soz konusu olan ne sizsiniz ne de koyunuz,

soz konusu olan 'Ben'im.

Bir insanin hikayesi butun insanligin hikayesidir.

İyi mi,

kotu mu oldugumuzu ogrenmek istiyorum.

İyi isek, Tanri adildir.

Yaptigim her seyi,

beni mahvetmeye calisanlara ettigim beddualari,

en onemli anlarda aldigim yanlis kararlari,

hatta simdi size yaptigim bu oneriyi bile bagislayacaktir,

cunku beni karanligin icine iten Tanri'dir.

Eger kotuysek,

o zaman yaptigimiz her sey dogru demektir.

O zaman ben hic yanlis karar almadim demektir,

o zaman biz coktan lanetlenmisizdir,

bu hayatta ne yapacagimizin hic onemi yoktur,

cunku ''kurtulus'', bir insanin dusuncesinin

ve davranisinin otesinde yatmaktadir.



Chantal gitmeye davranmadan Yabanci ekledi:

-Benimle isbirligi yapmak istemeyebilirsiniz.

Bu durumda ben,

onlara yardim etme firsatini size tanimis oldugumu,

sizinse buna yanasmadiginizi herkese anlatirim.

Onerimi onlara kendim aciklarim.

Unutmayin ki birini oldurmeye karar verirlerse

bu kurban pekala da siz olabilirsiniz.



-Paulo Coelho- 'Seytan ve Genc Kadin' kitabindan..

Hiç yorum yok: