''İnsanin iktidara karsi savasimi bellegin unutusa karsi savasimidir.''
''Tarihin henuz agir agir yol aldigi caglarda,
az sayidaki olaylar belleklerde rahatca yer ediyor
ve onunde ozel yasamin cekici seruvenlerinin izlendigi
bir arka fon perdesi olusturuyordu.
Gunumuzde zaman buyuk adimlarla ilerliyor.
Tarihi olaylar bir gecede unutuluveriyor,
hemen ertesi sabah, bir yenisinin cig damlaciklari parildamaya basliyor
ve artik oykucunun anlattiklarina bir fon perdesi olusturmaktan cikip,
ozel yasamin o tekduze bayagiliklarinin arka planda yeraldigi
bir perdede oynanan cok sasirtici bir seruvene donusuyor.
Tek bir tarihi olay yoktur ki herkes tarafindan bilindigi ileri surulebilsin.''
''Yeniden altini ciziyorum:
Ulku ve herkes icin, cunku insanoglu,
yaratilisindan beri bu ulku'ye, bu icinde bulbullerin sakidigi bahceye,
bu icinde dunyanin insanlara ve insanlarin oteki insanlara karsi
bir yabancı olarak karsi cikmadigi,
tersine, dunyanin ve butun insanlarin tek ve ayni maddeden yogruldugu
bir uyum ulku'sune yurekten baglidirlar.
Orada herkes, Bach'in guzelim fug'lerinden birinin bir notasi gibidir
ve kim ki oyle olmak istemez,
ise yaramaz anlamsiz bir kara nokta olarak kalmaya
ve ensesinden yakalanip bir bit gibi iki tirnak arasinda ezilmeye hukumludur.''
''Yazgisina vurgundu ve felakete dogru yuruyusu bile ona soylu ve guzel gorunuyordu.
Beni iyi anlayin: Kendisine vurgundu demedim, yazgisina vurgundu.
Bu ikisi birbirinden cok farkli seyler.''
''O gunlerde bugunkunden bambaska bir insandin,'' diyor Zdena.
Mirek, mektuplarini alarak buradan gitmeyi dusluyor.
İlk cop kutusunun onunde duracak,
mektuplari iki parmagiyla dikkatle tutacak
ve sanki boka bulanmis pis bir kagitmis gibi coplerin arasina atacak onlari.''
''Gelecek kimsenin umurunda olmayan, ilgisiz bir bosluktur,
gecmis ise yasam doludur, kizdirir, baskaldirtir, yaralar,
o kadar ki, bu yuzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz.
Gelecege egemen olmak istenilmesinin nedeni,
gecmisi degistirecek guce sahip olmaktan baska bir sey degildir.''
''Saf ve tertemiz bir ulku'nun geride tek basina
ve tertemiz kalabilmesi icin yuzbinlerce yasami silip atmak istiyorlardi.
Ama bu ulku'nun ustunde Mirek'in govdesi bir leke gibi kalacakti.''
''Gulmek?
Hic gulmekten kaygilanilirmi?
Gercek gulusten sozediyorum, sakadan,
alaydan, gulunclukten ote gulusten.
Gulmek, tatli ve sonsuz bir sevinctir, bastanbasa sevinctir...''
''Seytani bir kotuluk yanlisi, melegi ise iyilik savascisi olarak kabul etmek,
meleklerin demagojisine ayak uydurmak olur.
Bu isler kuskusuz cok daha karmasik.
Melekler iyiligin yandasi degil, kutsal birer yaratiktirlar.
Seytan da, tam tersine,
kutsal yasamin butun akilci goruntusunu reddeden bir yaratik.''
''Demek ki, aslinda gulmek, seytanin etki alanina giren bir sey.
Gulmede ugursuz bir yan var.''
''Melekler, kotulugu gulusunu ilk isittiklerinde saskina donmuslerdi.
Bu, bir solende oluyordu.
Salon tiklim tiklim doluydu ve ordaki insanlar,
muthis salgin olan seytanin gulusune tutulmuslardi.
Melek, bu gulusun Tanri'ya
ve onun kutsal eserine karsi yoneltilmis oldugunu pek guzel anladi.
Hemen ise karismasi gerektigini biliyordu,
-su ya da bu bicimde-, ama kendisini zayif ve savunmasiz hissediyordu.''
''Kendi kendine bir sey icat edemezdi, bu bakimdan rakibini taklit etti.
Agzini acarak, kesik kesik,
aralikli ve ses duzeninin ustunde bir ritimle sesler cikarmaya basladi.
Ama cikardigi seslere, seytaninkinden farkli bir anlam veriyordu.
Seytanin gulusu her seyin sacma oldugunu anlatmak isterken,
Melek tam tersine, bu dunyada her seyin cok iyi duzenlenmis oldugundan,
akillica tasarlandigindan,
iyi ve anlamli oldugundan oturu hosnutluk duymak gerektigini soylemek istiyordu.''
''Boylece Seytan'la Melek, karsi karsiya gelip,
birbirlerine acik agizlarini gostererek
ve asagi yukari aynı sesleri cikararak,
ama her biri cikardigi ugultuyla birbirinin tam tersi seyler anlatmaya calisarak guluyorlardi.
Seytan, melegin gulusune bakarken daha cok,
daha guzel ve cok daha acik bir bicimde guluyordu,
cunku gulen melegin gorunumu gercekten cok gulunctu.''
''Gulunc bir gulus, bozgundan baska bir sey degildir.
Yine de melekler birseyler elde etmedi degiller.
Sasirtici anlamlariyla bizi kandirdilar.
Baslangictaki guluse ve onlarin gulme taklitlerine verilecek tek bir ad vardir:
Seytan gulusu.''
''Bugun, disa donuk ayni anlatimin birbirine karsit iki
davranisi birden dile getirdigini kimse farketmemektedir.
İki cesit gulus vardir,
ve biz bunlari ayird edecek sozcukten yoksunuz.''
''Litost nedir?
Litost baska dillere cevrilmesi olanaksiz cekce bir sozcuktur.
Adamakilli acilmis bir akordeon gibi sonsuz bir duyguyu,
baska bir cok duygularin bilesimi olan bir duyguyu anlatir:
Huzun, acima, pismanlik ve ozlem.
Sozcugun ilk hecesi,
terk edilmis bir kopegin sizlanmasini duyuracak bicimde uzun
ve guclu bir bicimde vurgulanir.''
''Bununla birlikte, bazı hallerde, Litost sozcugu,
tam tersine, cok sinirli, ozel, belirli ve ince bir anlam tasir,
bir bicagin keskin yani gibi.
Bu sozcuk olmadan insan ruhunun anlasilabilecegini
dusunmekte gucluk cekmeme karsin,
bu anlamda da bu sozcugun obur dillerdeki benzerini bosuna ariyorum.''
''Bir kadin sair iki kat kadindir.''
''Arkamda yasamimin ucte biri var ki,
bu sizin yasaminizdan fazla eder.''
-Milan Kundera-

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder