Nietzsche Agladiginda


''Nietzsche cok cok erken dogmus.''

''Nasil yani?''

''Kendisini sık sık 'olumunden sonra taninacak Filozof' diye tanimlar;
henuz dunyanin tanimaya hazir olmadigi bir Filozof...
Gercekten de yazmayi dusundugu yeni kitabi bu temayla basliyor;
bilgelikle dolup tasmis bir kahin olan Zerdust,
insanlari aydinlatmaya karar verir.
Fakat kimse onun sozlerini anlamaz.
Kahin icin henuz hazir degillerdir,
o da erken dogmus oldugunu fark ederek kendi yalnizligina doner.''

''Kimsenin bir baskasina yardim etmeyi amaclamadigina inanir;
aslinda insanlar yalnizca kendi guclerinin hukum surmesini
ve artmasini arzu ederler.
Gucunu bir baskasina teslim ettigi ender anlarin sonunda
hep yikilmis ve ofkelenmistir.''

''Nietzsche'nin buyusune hemen kapildim.
Fiziksel olarak etkileyici bir erkek degildi;
orta boylu, yumusak sesli, gozunu kirpmaksizin
disari degil de daha iceriye bakan biri.
Sanki icerdeki bir hazineyi korumak ister gibiydi.''

''Yine de onda olaganustu bir cekicilik vardi.
Bana soyledigi ilk sozler,
'Hangi yildizlardan dusup geldik her birimiz buraya?' olmustu.''

''İyi ve kotunun goreceligi, kisinin ahlakli yasayabilmesi icin
kendisini toplum ahlakindan kurtarmasi geregi,
hur dusunenlerin dini hakkinda konusurduk.
Nietzsche'nin sozleri dogru gorunuyordu:
Bizim kardes beyinlerimiz vardi;
yarim sozcukler, yarim cumlelerle,
yalnizca haraketlerle birbirimize cok sey anlatabiliyorduk.''

''İnsanlarin ruhlarindaki asaleti goren mukemmel gozlerim vardir.
Boyle birini buldugum zaman da onu kaybetmemeyi isterim.''

''Benim de kotu donemlerim vardir.
Kimin yoktur ki?
Ama beni ele gecirmis degil.
Onlar hastaligimin degil, benim varligimin bir parcasi.
İsterseniz soyle diyelim;
onlarla beraber yasama cesaretini gosterebiliyorum.''

''Yasamimin bir nicini var,
nasilina da tahammul gosterecek guce sahibim.''

''Kutsal olan hakikat degil,
kisinin kendi hakikati icin ciktigi arayistir.
Kendi kendini sorgulamaktan daha kutsal bir sey olabilir mi?
Kimilerine gore benim felsefi calismalarim kaygan bir zemine oturtulmus.
Goruslerimde surekli kaymalar oluyormus.
Ama kaya gibi saglam bir sozum var:
Neysen o ol.
Hakikat olmadan kisi kim ya da ne oldugunu nasil kesfedebilir?''

''Dusunceler, duygularimizin golgesidir;
ama her zaman daha karanlik,
daha bos ve daha sade.''

''Su gunlerde kimse olumcul hakikatlerden olmuyor,
oyle cok panzehiri var ki.''

''Bir kitap bizi alip diger kitaplarin uzerine cikarmiyorsa
o kitabin neresi iyidir?''

''Kurtulus garantileyen sey nedir?
İnsanin kendinden artik utanmiyor olmasi!''

''Karsimda beton bir duvar gibiydi.
Cok zeki bir duvar.''

''Hasta oldugunu kabul ediyor;
ama hasta olanin o degil, yani ozu degil bedeni oldugunda israr ediyor.
İc kararmalarina gelince,
bu bunalimli saatleri yasayacak cesareti oldugu icin gurur duyuyor!
Bunalimli saatleriyle gurur duyan bir insan, inanabiliyor musun?
Bu cok cilginca bir sey!
Dedigine gore bunlarin ustesinden gelmis ve konusmak istemiyor.
İntihara gelince, intihar egilimi tasidigini inkar ediyor,
ama hastalarin kendi olumlerini secme hakki oldugunu savunuyor.
Olume seve seve gidebilecek olsa da
-Olumun son iyiliginin bir daha olmeyecek olmak oldugunu soyluyor!-
yapmasi gereken bir suru is,
yazmasi gereken bir suru kitap oldugunu anlatiyor.
Aslina bakarsan, kafasinin bir suru kitaba gebe oldugunu ve
bas agrilarinin da beyninin dogum sancilari oldugunu dusunuyor.''

''Beynin dogum sancisi ha?
Muthis bir metafor!
Zeus'un alnindan Minerva'nin dogmasi gibi!
Bunlar tuaf dusunceler;
beynin dogum sancilari, insanin kendi olumunu secmesi,
bunalimli saatleri karsilama cesareti.
Bu adam zeki biri.
Acaba bu zeka bir deliye mi yoksa dahiye mi ait?''

Nietzsche,
''-Kitaplarimi gordunuz.
Yazdiklarimdaki basarinin zekamdan ya da
aldigim egitimden kaynaklanmadigini anlamissinizdir.
Bu basari suruler halinde yasamanin getirdigi rahatliktan kendimi bilerek,
ve isteyerek uzaklastirmamdan;
kotu ve guclu egilimlerle yuz yuze gelme
cesaretini gosterebilmemden kaynaklandi.
Arastirma ve bilim, once inancsizlikla baslar.
Ancak inancsizlik basli basina strestir.
Yalnizca gucluler buna dayanir.
Asil soru sudur:
Hakikatin ne kadarina dayanabilirim?''

''Ruhunda sukunete kavusmak
ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmali ve iman etmelidir,
ama hakikatin pesindeki insanlar
ic huzurundan vazgecip yasamlarini sorgulamaya adamak zorundadir.''

''Benim secimim o kadar kesin degil, bu kadar derin de degil.
Tanrisizligi sectim;
ama bu secimdeki aktiflik, yalnizca dinsel masallara inanmayacak kadar.
Bilimi secmemin tek nedeni,
bedenin sirlarini ortaya cikarmayi mumkun kilan tek yol olmasidir.''

''Eger tanrisiz ozgurlugun coskusunu
ve buyumenin zevkini tatmak isteyen ender insanlardan biriyseniz,
acilarin en buyugune karsi kendinizi hazirlamalisiniz.
Bunlar bir arada gelirler ve asla birbirinden ayri yasanmazlar!
Daha az aci istiyorsaniz, Stoacilarin yaptigi gibi siz de beklentilerinizi
kucultmeli ve en yuce zevkten vazgecmelisiniz.''

''Bu bana Schopenhauer'i hatirlatti,
ama bu kadar kasvetli olmayan bakis acilari da vardir.''

''Kasvetli mi?
Butun buyuk Filozoflar neden kasvetli olurlar diye bir sorun kendinize.
Sorun bakalim, kimler daha emniyette,
kimler daha rahat, kimler sonsuza dek mutludur?
Ben size yaniti soyleyeyim:
Yalnizca sig zihinli olanlar, yani siradan insanlar ve cocuklar!''

''Gururlu bir yucelige erismek isteyen agac firtinali hava ister.
Yaraticilik ve kesif de acida saklidir.
Dans eden bir yildiz dogurmak isteyen,
once kendi icinde buyuk taskinliklar ve kaos yasamak zorundadir.''

''Cok uzak bir noltaya cekelim kendimizi;
burasi bir dag zirvesi olabilir ve buradan asagiya bakalim.
Ta uzaklarda bir yerde bir adam goruyoruz,
hem zeki hem de duyarli bir adam. Bu adami gozlemleyelim.
Bu adam belki cok derinlere bakip kendi varliginin korkunclugunu gordu.
Evet, belki fazla sey gordu!
Belki zamanin her seyi ezip oguten o koca dislerini gordu
ya da kendi onemsizligini, yalnizca bir zerreden ibaret oldugunu
ya da yasamin geciciligini ve rastlantisalligini gordu.
Duydugu ham korkuydu ve dayanilmazdi;
ancak gunun birinde sehvetin korkuyu azalttigini kesfetti.
Bu yuzden sehvetin zihnine girmesine seve seve izin verdi
ve o sehvet, o acimasiz rakip, baska bir dusunceye yer
birakmayacak bicimde bu adamin zihnini kapladi.
Ama sehvet dusunemez;
yalnizca arzular ve hatirlar.
Boylece bu adam, icinde ki sehvet duygulariyla o sakat bertha'dan
anilar toplamaya basladi.
Artik uzaga bakamiyor, yalnizca Bertha parmaklarini,
agzini nasil oynatti, nasil soyundu, nasil dile geldi,
nasil dili tutuldu, nasil yurudu, nasil topalladi gibi
mucizeleri hatirlamakla harciyordu zamanini.''

''Cok gecmeden butun varligi bu degersiz ivir zivirla doldu.
Zihninin, soylu fikirler icin yapilanmis genis bulvarlari bu
copluklerle tikanmaya basladi.
Bir zamanlar buyuk fikirler dusunmus biri olmasiyla
ilgili anilari giderek bulaniklasiyor ve solup gidiyordu.
Ama korkusu da solup gidiyordu.
Bir yerlerde bir yanlis olduguna dair icini kemiren
bir endiseyle kalakalmisti.
Saskin ve sersemlemis bir halde zihnindeki coplukler arasinda endisesinin
kaynagini aramaya basladi.
İste bugun onu bu halde goruyoruz,
sanki aradigi cevap oradaymis gibi copleri eseleyip duruyor.
Hatta benden bile onunla birlikte eselememi istiyor!''

''Sifiri sifirla bin kez de carpsaniz yine sifir elde edersiniz!''

-Irvin D Yalom-

Hiç yorum yok: